BASINA VE KAMUOYUNA
Tarih: 2.01.2020 | Okunma Sayısı: 1240

KANAL İSTANBUL PROJESİNE İTİRAZ EDİYORUZ

 

İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nün web sayfasında 23.12.2019 tarihinde halkın görüş ve önerilerine açıldığı duyurulan, T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü tarafından yapılması planlanan Kanal İstanbul Projesi ile ilgili olarak hazırlanan ve İnceleme ve Değerlendirme Komisyonunca yeterli bulunarak nihai şekli verilen kamu yararı bulunmayan Çevresel Etki Değerlendirme Raporu ile ÇED olumlu Kararının yeniden değerlendirilerek ÇED OLUMSUZ KARARİ verilmesi için Düzce barosu olarak itiraz etme gereği doğmuştur.Çünkü;

 

Uluslararası Çevre Sözleşmeleri , AB Direktifleri ve Türkiye'nin çevre mevzuatında temel yasal dayanağı olan Çevre Kanunu'nun amacı , sürdürülebilir kalkınma ilkelerine uygun olarak çevreyi korumaktır. Çevre Kanunu, önlemleri /yasakları , devletin ve vatandaşların temel yükümlülüklerini tanımlamaktadır.

Kanal İstanbul Projesi sadece Istanbul'u etkileyecek bir proje değildir. Coğrafyayı değiştirecek bir proje olup büyük Çevre sorunları yaratacaktır. Çevre sorunları Bölgesel Ülkesel-Kıtasal etkiler gösterir.

Kaldı ki, İstanbul şehrinin kullanıcısı yalnızca İstanbul’da yaşayanlar değil, günübirlik şehre girip çıkanları ve sosyal ekonomik bağları olan herkestir. Bu anlamda İstanbul’u etkileyen çevresel değişiklikler çok büyük bir insan topluluğunu kapsamakta,  İstanbul ile coğrafi sosyal ve ekonomik bağları bulunan biz Düzce’lileri de etkiler niteliktedir.

 

İstanbul’a içme suyu temin projesi içinde yer alan Melen havzasında içinde bulunan ilimiz gerekse Kuzey Anadolu fay hattı üzerinde bulunan İstanbul ili ve ilimiz açısından ayrıca önem arzettiğini düşünmekteyiz.

 

Dolayısıyla tüm yaşam alanlarında etkili olan bu proje İstanbul’un içme sularını önemli ölçüde etkileyecek,  İstanbul’a içme suyu temini kapsamında olan Melen havzası içinde kalan İlimiz Düzce ilinde yaşayan bizleri de etkilemesi kaçınılmaz son olacaktır.

 

İstanbul İli, Avcılar, Küçükçekmece, Başakşehir ve Arnavutköy Ilçeleri içerisinde yaklaşık 45 km uzunlukta, 20,75 m derinlikte ve 275 m genişlikte bir Kanal açılması için hazırlanan Kanal İstanbul Projesi için hazırlanan ÇED Raporuna;

 

Kanal İstanbul Projesi, Büyük Deprem bekleyen Istanbul'un fay hatlarının kesişme noktasın dadır. ÇED Raporunda yer alan bilgilere göre, proje güzergahı 1., 2., ve 3. derece deprem bölgelerinden geçmektedir. Kaldı ki, ÇED raporunda fayların durumu detaylı incelemeye muhtaç olduğu halde  yeterli araştırmaya dayalı bilgi bulunmadığı gibi çevresinde meydana gelen her depremden etkilenecek olan ve Kuzey Anadolu Fay hattı  üzerinde bulunan Düzce ili açısından da fay sistemlerinin birbirini etkilemesi düşünüldüğünde tehlike arzetmektedir.

 

Kanal İstanbul yörede insan nüfusunu ve yapılaşmayı artıracak, dolayısıyla da olası bir depremde daha fazla can ve mal kaybının yaşanmasına neden olabilecektir

 

Su sorunu yaşayan Istanbul'un yaşam destek sistemleri olan su havzaları, Istrancalar’dan gelen ve su havzalarını besleyen su kaynakları kesintiye uğrayacaktır.

 

Proje nedeniyle yok olacak Sazlıdere barajı İstanbul'un su ihtiyacı nı n % 29'unu karşılamaktadır.

 

ÇED raporunda, Kanal İstanbul Projesinin Su Kaynaklarına Olan Etkisi, DSİ'nin verdiği rakamları ile örtüşmemektedir. DSİ'nin verdiği rapor ÇED raporunda yer almamıştır.

 

Trakya dahil tatlı suların beslediği tarım alanları yok edileceği için bölgede tarım ve hayvancılık yapılamaz hale gelecektir,

 

ÇED raporuna göre, Kanal İstanbul Projesi kapsamında 440 adet mera, yaylak, kışlak vasıflı taşınmazından 418 adet (13.437.022,67 m2) taşınmazın mera niteliği kaldırılmıştır.

Mera Kanunu Ek Madde 1 ve 30.04.2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararına göre; olası afet riskini bertaraf etmek için ruhsatsız, iskânsız ve afet riski altındaki yapıların tasfiye edilerek yeni yerleşim alanı olarak kullanılması amacıyla kullanılabilir.

 

Mera Kanunu'nda 2016 yılında yapılan değişiklikle, Ulaştırma ve Altyapı Bakanına, afete dayanıklı yerleşim alanı oluşturulması amacıyla, Avrupa yakası nda bulunan bazı mera, kışlak ve ortakların mera vasfını tek başına değiştirebilme yetkisi verilmiştir. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı, bu yetkisini kanuna aykırı olarak, afete dayanaklı yerleşim alanı yapmak amacıyla değil, Kanal İstanbul projesi için kullanmıştır.

 

Gelir olarak gösterilen, yoğun yapılaşma ile ilave nüfus artışı ulaşım ve kent yaşamını her alanda olumsuz etkileyecektir.

 

Doğal ve arkeolojik sit alanları, tabiat parkları , milli parklar, sulak alanlar vb. koruma alanları yok olacaktır,

 

Kanal İstanbul nedeniyle, toplam 12.896.203,57 m2 lik devlet orman alanı , yok olacaktır Proje sahasındaki orman alanı, 3. Havalimanı için izin verilen alan ile çakışmaktadır. Proje sahasına 1,21 km mesafede bulunan Şamlar Tabiat Parkı , Arkeolojik ve Doğal Sit Alanları proje nedeniyle zarar görme riski taşımaktadır.

 

Avcılar ve Küçükçekmece İç ve Dış Kumsal doğal sit alanı koordinatları değiştirilerek, Kanal İstanbul Proje alanı sınırlarında kalan kısım sit statüsünü kaybetmiş, konut alanı olan bir alan ise doğal sit nitelikli koruma alanı haline getirilmiştir

 

Kazı sonucu hafriyatın taşınmasıyla bozulan ekosistem halkı n sağlığını tehdit edecek, taşıma araçları trafiğe ek yük getirecektir,

 

Kanala entegre yapılar; Karadeniz Konteyner Limanı - Marmara Konteyner Limanı - Lojistik Merkezi - Küçükçekmece Yat Limanı Diğer entegre tesislerden adalar ve Sazlıdere Yat Limanı için çalışma yapılmadığından maddi ve çevresel etkileri bilinmemektedir,

 

Yap İşlet Devret modeliyle hayata geçirilmesi kararlaştırılmıştır.Aynı yöntem ile yapılan diğer projelerde olduğu gibi Hazine garantisi verilmesi vatandaşa ek vergi yükü getirecektir.

 

Kanal İstanbul Projesi ile İstanbul’da yaşayanlar ve İstanbul ile ilişkisi olan herkes için İstanbul şehri ADA haline gelecek, her açıdan yaşamı zorlaştıran bir yerleşim haline gelecektir.

Trakya ile irtibatın köprülerle sağlanması, ulaşım hakkının kısıtlanması yanında güvenlik sorunu yaratacaktır.

 

ÇED Raporu hazırlama aşamasında kurum ve kuruluşlardan görüş istenmesine karşı, görüşler hiç dikkate alınmamıştır. Rapor, Projenin olumsuz çevresel etkilerini bertaraf edecek değerlendirmeler içermemektedir,

 

Rapor bilimsel değildir. Bilim adamlarının afet-deniz sistemi-güvenlik- tarihi-ekosistem-ekonomi konularında yaptıkları bilimsel açıklamalar nedeniyle projenin olumsuz etkilerini azaltmak için yeterli önlemler alınmadığı görülmektedir.

 

Bu Rapor ile Projenin hayata geçirilmesi, Çevre Kanunu'nun 3. Maddesinde idareye yüklenen görevlere aykırılık oluşturmaktadır.

 

Anayasa'nın 56. maddesine göre "Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir."

 

 Anayasa'nın 56.maddesindeki çevre kavramı 63. maddede sözü edilen tarih, kültür ve tabiat varlıklarını da kapsayan geniş bir Çevredir.

 

Buna göre Anayasa'da, vatandaşların da çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek konusunda ödevli olduğu açıkça belirtilmiştir.

 

İnsan, sağlıklı ve dengeli bir çevreden yararlanabildiği ölçüde varlığını ve gelişmesini sürdürebilir.

 

Kanal İstanbul doğal çevreyi değiştirerek olumsuz etkileyecek, çevre ve tüm canlıların sağlığını bozacak bir proje olduğundan "Sağlıklı bir Çevrede Yaşama Hakkı" ihlal edildiği için, Düzce  Barosu olarak ,Anayasal yetkilerimiz kapsamında Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği'nin 11. maddesinin 4. fıkrası çerçevesinde süresinde ÇED Raporuna itiraz ediyor, Kamu yararı olmayan proje için ÇED OLUMSUZ Kararı verilmesini talep ediyoruz.

 

DÜZCE BARO BAŞKANI

AV.AZADE AY

24.12.2024
AV. EROL BATUM
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.